Nöbetçi Eczaneler
Güney Marmara Platformu, Muğla’da Akbelen Ormanı’nda ağaçların kesilmesine karşı Bandırma Cumhuriyet Meydanında basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması platform adına Ziraat Mühendisi Nihal Güven Altınkurt tarafından okundu. Altınkurt “Kamu kaynakları, enerji şirketlerine alt yapı oluşturmak için acımasızca yağmalanıyor. Kamu bütçesi kullanılarak şirketler teşvik ediliyor. Enerji, üretim sürecinden dağıtım sürecine kadar sermayeye peşkeş çekilirken; bu yağma ve talanı bizlere kamu yararı diye yutturuyorlar” dedi.
-Çölleşmeye adım adım yaklaşıyoruz
Altınkurt “Kapıdağ Ormanları’nda, Karadağ Ormanları’nda, Kaz Dağları’nda, Akbelen’de kesilen her bir ağaç bizi çölleşmeye bir adım daha yaklaştırıyor. Sahra Çölü ile Erdek arasındaki en büyük fark Kapıdağ Ormanları’dır. Uzağa gitmemize gerek yok, Bandırma Beyköy’de, Orhaniye’de, Bezirci’de, Çarıkköy’de kuyular kurudu, yer altı suları tükendi. Bu köylerde evlerdeki çeşmelerden su akmıyor. Çölleşme adım adım geliyor. Gıda üretimimiz bundan direk etkilenirken Beyköy ve Bezirci’nin tarım topraklarına yapılan Marmara Organize Sanayi Bölgesi için “Yeşil Sanayi” diye bizi kandırmaya çalışıyorlar. Soruyoruz: “Buğday, ayçiçeği, arpa tarlalarından, hem de en kıymetli verimli topraklardan başka bir yer bulamadınız mı ? Sizin için sanayi arsası olan tarım topraklarını kamu yararı deyip köylünün elinden aldınız. Bu kamu, OSB arazisinden yer alan sanayicilerden mi ibaret ? Köylüden kaç liraya aldınız, bugün kaç liraya satıyorsunuz ? Açıklayın !” şeklinde konuştu.
Geçtiğimiz kış çok büyük bir kuraklık yaşadıklarını anımsatan Altınkurt devamında şunları söyledi “Bu bahar öyle bir düzensiz yağış oldu ki çiçekler döllenemedi, erik, kiraz ve nice baharda döllenen meyve tutmadı. Meyve verimi düşük oldu. Kirazın memleketinde kirazın kilosu 60 TL’den satıldı. Bahar’da arılar gelişemedi, bal üretemediler. Haziran başında açması gereken kestane, Haziran sonu Temmuz başında açar gibi oldu, sıcak yüzünden açmadan geçti. Arıcılar arıcılığı, üreticiler tarımı hayvancılığı bırakıyor. Dünyanın her yerinde yangınlar, kuraklık, seller ve felaketler sonumuzun yaklaştığını bize anlatıyor. Akbelen’de kesilen her bir ağaç insanlık için büyük bir suçtur. Güney Marmara Dayanışması, insanların ekolojik olarak sağlam ve sürdürülebilir yöntemlerle üretilen sağlıklı ve kültürel olarak uygun gıdaya sahip olma hakkı ve kendi gıda ve tarım sistemlerini tanımlama hakkı olduğuna inanmaktadır. Erkekler, kadınlar, halklar, ırksal gruplar, toplumsal sınıflar ve nesiller arasındaki eşitsizliğin ve ezme-ezilmenin olmadığı yeni toplumsal ilişkilerin oluşturulması gerektiğini vurgulamaktadır. Güney Marmara Dayanışması, çıkmazda olan ve bizleri sağlıksız, adaletsiz ve güvencesiz bir geleceğe doğru sürükleyen kapitalist sisteme karşı; sağlıklı, ekolojik, adil ve sürdürülebilir yaşam kurmaya, üretimden gelen gücümüzü kullanmaya ve örgütlü mücadele verebilmemizin zeminini oluşturmaya davet etmektedir”